Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sosyal Sorumluluk Projeleri-3-

Resim
Sosyal sorumluluk projemize film gösterimi ile noktayı koyduk.Daha önceki Sosyal Sorumluluk Projesi-2- yazısında nasıl bir proje yaptığımızdan bahsetmiştim . Çocuklar için 23 Nisan'da film gösterimi yapmayı planlamamıza rağmen elde olmayan sebeplerle bu plan suya düştü.Biz de gösterimi bugün yaptık.Film seçiminde biraz zorlandık.Çocukların yaşları 6-15 arasında değiştiği için hepsinin sevebileceği bir film olması gerekiyordu. Tuba'nın film arşivi sayesinde film seçimini de hallettik. =) Filmimiz "Köfte Yağmurları"nı izletmeye hazır hale getirdik. ve işin zor kısmına geldik.Bütün çocuklar bilgisayar başında.Kaldırmak mümkün değil.Baktık biz çocuklara söz geçiremiyoruz,öğretmenlerine haber verdik.Zor da olsa çocukları toplamayı başardık.Filmi başlattık ve hep beraber izlemeye koyulduk.Neyse ki korktuğumuz gibi olmadı.Hepimiz pür dikkat filmi izledik.Film beğenildi ve herkes memnun ayrıldı.Gerçi film biter bitmez ,çocuklar tekrar bilgisayara koşsa da onları eğlendirm

Balık Meselesi

Resim
Hayatta her şey karşıtıyla var olur ve güzelleşir.Üzüntülerimiz olmadan sevinçlerimizin ,mutluluklarımızın nasıl farkına varabiliriz?Hastalık olmasa sağlığımızın kıymetini de bilemezdik. Siyah ve beyaz mesela...Siyah olmasa beyazın anlamı mı kalır?Gece-gündüz...Gecelerin bitmesini bekleyip sabaha çıkmaya sabırlandığımız anlar olmazdı belki de... Bu konuyla ilgili bir hikaye buldum.Çok da beğendim ,paylaşmak istedim.Yine Japonlarla ilgili bir şey.Hikayenin ismi Japon Balığı ve Felsefesi.Daha doğrusu hikaye değil de , Japonların balık yemeyi çok sevmeleri ancak denizlerinde balığa sahip olmamaları üzerine geliştirdikleri yöntemlere dair yaptıkları. "Japonlar taze balığı hep çok sevmişlerdir.Fakat Japonya sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır. Balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için daha büyük tekneler yaptırıp daha uzaklara açılabilmişlerdir.Balık için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur.Dönüş bir-iki günden daha uzarsa,tutulan balıkla

Geç Kalmış Bir Yazı

 Bir fotoğrafa bakıp , saatlerce düşüncelere dalabilmek, hayaller arasında koşuşturup durmak...Üzülmek ,sevinmek...Bütün bu duyguları bir anda şiddetlice yaşamak... İşte bugün ben böyleyim.Eski bir fotoğraf buldum kutuların arasına sıkışmış... Aslında çok yakından bildiğim ama çok uzun zamandır görmediğim ve bundan sonra da görmemin imkansız olduğu biri vardı o fotoğrafta... Gözlerini dikmiş öylece bana bakıyordu.Ama kötü kötü bakmak anlamında değil.Yanlış anlaşılmasın.O bakarken ben bakamadım bir an.Gözlerimi kaçırdım.Sanki öylece karşımda duruyormuş gibi hissettim.Sonra gücümü topladım,biraz da cesaretlenince ben de baktım gözlerine.Deniz mavisi de değil yeşil de değil.İkisinin karışımı bir renk.Unutmuşum bu güzelliği.Ama baktıkçca kendinizi derinlere çekiliyormuş gibi hissedersiniz.Ne düşünceler vardı o an kim bilir o bakışlarda? Sonra farkettim ki fotoğraflar olmasa yüzünü tamamen unutacağım.Zar zor hatırladım o bakışını. Kokusu mu...Unutalı yıllar oldu..Hiç yaşanmamış ,hiç ol

Dünyanın En Mutlu Çifti Kimdir?

Resim
Geçen sene İzmir Kitap fuarında bir sürü dergi vermişlerdi.O dergiler bugün elime geçti , içinde güzel bir yazıya rastladım.Dünyadaki en mutlu çiftin Adem ve Havva olduğunu söylemiş.Gayet mantıklı sebepleri de var.=) *Adem'in de Havva'nın da kaynanası olmadı.=) *Adem de Havva da aldatılmaktan korkmadı. *Havva kız arkadaşlarını eve toplayıp akşama kadar dedikodu yapamadı. *Sevgililer Günü'nü unutmaktan doğan kavgalar yaşanmadı. *Yüksek gelen faturalar nedeniyle kavgalar çıkmadı. *Adem hiç bir zaman Havva'ya " Sen bu dünyada gördüğüm en güzel kadınsın" derken yalan söylemedi. *Onlar enflasyon canavarıyla hiç tanışmadılar.Birikimlerini batırıp ,alacak bankacılarla da hiç karşılaşmadılar. *Hiç bir zaman birbirlerinin yüzüne telefon kapatamadılar.Telefonda kavga da etmediler. *Hiç bir zaman siyaset-politika konusunda dil-ırk tartışmasına girmediler. *Hiç bir zaman Havva , "Beni en son ne zaman sinemaya götürdün, en son ne zaman dışarıda yemek yedik?" d

Maksat Hırsızlara Yardımcı Olmak

Resim
Acayip bir site ile karşılaştım."Please Rob Me" yani Türkçe olarak "Gelin evimde ne var ne yoksa çalın ,gidin.Hayrım olsun.Güle güle harcayın hırsız kardeşler".=) Ne biçim bir olay dedim önce.Sonra araştırdım.İşin içinden yine Facebook ve Twitter çıktı.İnsanların internete olan bağımlılıklarını azaltmak ve internette neler paylaştıklarına dikkat etmeleri amacıyla kurulan bir siteymiş sözde. Yazdıkları iletiler sayesinde evde birilerinin olup olmadığı bu sitede ilan ediliyormuş.Tabi adresleri kapı numarasına kadar paylaşılıyor.Sonra da evi boş bulan hırsızlar hoooop(!) evdeler.=)İşte bu kadar basit.İşlem tamam...Sonra da ağlayan yaşlı gözlerle ev sahipleri "Gitti paracıklarım ,gitti eşyalarım..." diye dövünür durur. Bu site Türkiye'de olsa kapatılır mı?Bence zor.Youtube,Last.fm ve daha nice siteler saçma sapan sebeplerle kapatılmışken , Türkiye'de Please Rob Me sitesi yararlı bile gösterilebilir.Hiç belli olmaz... Site ilgimi çekmedi açıkçası.=

Koş Koş Yetişirsin...

Resim
Orhan Tv'den canlı yayın bağlantısı sizlerle...=)

Senin Hala Kitabın Yok Mu?

Resim
Artık benim bir kitabım var.Sanal olarak.=)Parayı verip alırsam elimde somut bir hali de olur ama şimdilik gerek yok.Peki nasıl mı? Blog yazarıysanız ve yazdıklarım kitap olsa şahane olurdu diyorsanız işte bu tam size göre .Link burada. Site sayesinde bloğunuzdaki yazıları kitap haline çevirebiliyorsunuz.İstediğiniz tarih aralığındaki yazı ve resimlerinizi  tamamı renkli yayımlayabiliyorsunuz. Bastırdığınız kitapları da kiminle isterseniz paylaşabilirsini.=) Hem bütün blog hayatınız için bir kaynak elinizde olur hem de yıllar sonra açıp okuyabileceğiniz bir blog kitabınız... Kitaplarınızı yıllık olarak, aylık olarak veya bir konu üzerinde çıkarabilirsiniz. Kapak seçimi de size ait birçok kapak seçeneği mevcut, kapağınıza seçtiğiniz bir resmi de yükleyebilirsiniz. İsterseniz ziyaretçilerinizden gelen yorumları dda kitabınıza ekleme imkanı var. Tabi bütün bunlar için para lazım.=)Fiyatları da linkteki siteden öğrenebilirsiniz. Ben ücretsiz olarak denedim ve beğendim.Ama bilgisayar

Bekleyiş ve Derin Çizgiler

Resim
Köşede bir kadın duruyordu.Birisini bekler gibi bir hali vardı.Güneşin etkisiyle gözümü alan ,gümüş kordonlu saatine bakıp , sokakta bir ileri bir geri gidip duruyordu.Sonra ellerini cebine koyup , duvara yaslandı.Çok yorgun bir hali vardı.Gözlerinin altı morarmıştı.Genç görünüyordu aslında kadın.Ama gözleri onu bir o kadar da yaşlı gösteriyordu.Morlukların yanındaki çizgiler derindi . Kaç gündür uyumamıştır belki diye düşündüm... "Gözlerimin etrafındaki çizgiler artık belli oluyor Bütün o çizgiler son bir yılda oldu Sana, bana , bize ağlarken..." sözleri aklıma geldi o anda. Ceplerini yoklamaya başladı.Bir şey bulmuş gibi bir tavırla telaşa kapıldı.Ellerini cebinden çıkarttı ve buruşturulmuş bir kağıt parçasını düzeltmeye koyuldu.Okumaya çalıştı.Yazılar silinmişti belki de daha da yakından baktı.Sonra yüzünü astı.Belki bir not, belki bir telefon numarası belki bir adres ya da bir fatura...Birisini hatırlatmıştı ona bu kağıt...Belki de yorgunluğunun ,uykusuzluğunun sebebi

Bir Kız Çocuğu Küserse

Resim
Bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı daha geçti.90 yıl önce  Atatürk bugünü tüm dünya çocuklarına armağan etti. Google özel günlerde sayfasında o güne ait resimler ile hizmet verir.Resmi çok beğenmesem de (çok daha güzel olabilirdi) düşünmeleri güzel olmuş.İşte resim.=)  Ve tabi vazgeçilmezimiz olmuş törenler var.Müzik eşliğinde danslar,gösteriler...Bodrum'da yapılan gösterilerde güzel mi desem komik mi desem ne diyeceğimi bilemediğim bir olay olmuş. "20 anasınıfı öğrencisinin Arjantin tango gösterisini izleyenlerin nefesleri kesildi."Haber aslında bu şekilde olacaktı.Gizem küsmeseydi.=) Dans eşine küsen 6 yaşındaki şeker mi şeker kız Gizem küsüp dans etmeyince bütün stad gözlerini onlardan alamamış.Arkadaşı Ömer de ikna etmeye çalışmış ama nafile."Ne olur Gizem hadi herkes bize bakıyor. Biz de dans edelim. Gizem yalvarıyorum.'' diyerek ikna etmeye çalışmış.Çocukluk işte...Gösteri sonuna kadar ellerini bağlayıp öylece durmuş Gizem.Bitince de arkada

Carpe Diem

Resim
"Fark yaratma yürekliliğini gösterme ve gerçekten yapmaya değer bir şey yapma zamanı gelmiştir.Mutlaka büyük bir amaç değil , ama yüreğinizde tutuşan herhangi bir şey ; arzunuz,düşünceniz olan bir şey için...Yeryüzündeki günlerinizin değerli ve anlamlı geçmesi kendinize olan borcunuzdur.Yaşamın tadına varın , var gücünüzle hedefe odaklanın..."Kısaca günü yakalayın... Carpe Diem :)

Pirinç Tarlaları ve Yaratıcılık

Resim
Bugün siteden siteye dolaşırken Japonlarla ilgili bir habere rastladım.Her yerde olduğu gibi pirinç tarlalarını ekerken de yaratıcılıklarını kullanmışlar.İşte fotoğraflar... Ne kadar uğraşmışlardır kim bilir...Ama şahane bir görsel şölen olmuş.:) Kaynak:http://www.yaraticifikirler.biz/japonyadaki-prin-tarlalari.html

Çocukluk ve Mahalle Kültürü

Boydan boya uzanan bir mahallemiz vardı küçükken.Araba da pek fazla geçmezdi.Tam bir oynama alanı.=)Okula gitmediğim zamanlarda sabah erkenden çıkar oynardım çocuklarla.Sonra güneş gelirdi ve herkes içeri...Akşamüstüne doğru balkondan güneşin gidiğ gitmediğine bakar ,gitmişse bisikletin kilidini açıp doğru sokağa fırlardım.=)Sonra tasolarımız,bilyelerimiz vardı...Gazoz kapaklarını unutmamalıyım...Bunları oynayıp sıkıldıktan sonra topla ya da iple oynanan oyunlara geçerdik. Ortada sıçan bir de renkli istop.Hele renkli istopta bulamayalım diye öyle garip renkler söylerdik ki , çocukluk işte.İp atlardık çoğu zamanda.Kız-erkek farketmez.Çocuk olması oynaması için yeterli.:) Tabi mahalle denince akla dedikoducu teyzeler gelir.En azından benim aklıma öyle geliyor.Mahallemizin kadrolu ,her akşamüstü 5'te kapı önüne bir tabure atıp oturan,en ufak gürültüde topunuzu keserim şeklinde uyarısını yapan,bizim de çocuk düşmanı diye gördüğümüz cadı teyzeler...=)Ortada kesecek bir top yoksa da gid

Kitap Fuarından Esintiler

Resim
Bilindiği gibi İzmir'de 15. Kitap Fuarı 17 Nisan Cumartesi günü açıldı.Geçen sene gitmiştim.Kitaplar arasında dolaşması acayip zevkli geliyor bana.Daha gidemedim ama gitmek lazım bu seferde... Bugün , fuara giden bir arkadaşımdan aldım haberleri.Dün İskender Pala'nın imza günü varmış.İskender Pala kitaplarını çok sevdiği için kitabını da imzalatmış.=)Oysa haberi bile yokmuş imza gününden.Şanslı Tuba,fotoğraf bile çektirmiş...=) Ben de merak ettim.Kimdir İskender Pala diye ve araştırdım.Kendisi Prof. Dr. İskender Pala.Edebiyatçı.Divan edebiyatı üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınmış.Kitab-ı Aşk,Aşkname,Katre-i Matem ve daha bir sürü esere sahip bir yazar. Her şeyi Facebook'tan bulabildğim gibi Kitab-ı Aşk'a ait bu sözleri de aradım ve yine Facebook'tan buldum.Beğendiğim sözlerden bir kaçı: *Her şey sen olsun dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da! * Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çı

Can Sıkıntısı İnsana Neler Yaptırabilir?

Arkadaşlarla bir paneldeyiz.Konusunu bile hatırlamıyorum şimdi.=)Dışarı çıkış yasak.Biz de can sıkıntısından muhabbete verdik kendimizi.Ama muhabbet de ne muhabbet...Dünya işlerini çözüyoruz sanki.Sağ taraftaki koltukta oturan arkadaşımla başladık konuşmaya ,muhabbet ilerledikçe konuşmaya katılan insan sayısı da arttı tabi.=) Ben: "Olmasa Mektubun" şarkısı var mı sende? Sağ: Evet var nolcaktı? Ben: Bilgisayardaki bilgileri yedeklemeden format attım.Gitti bütün şarkılar. Sağ: Tamam göndereyim.Murathan Mungan bu şarkıyı Yeni Türkü'nün solistine yazmış biliyor musun?=) Ben: Evet biliyorum.Ama şarkıyı dinlerken bunu düşünmemeye çalışıyorum.:) Sağ: Eee peki Derya neden gencecik bir kızla evlendi? Ben: Bilmem.=)Tercih meselesi... Daha sonra, bu noktada solumdaki arkadaş da muhabbete katıldı. Sol: Ne kaynatıyorsunuz?=) Ben: Murathan Mungan ve Derya. Sol: Ee nolmuş onlara? Sağ: "Olmasa Mektubun" şarkısını Murathan Derya'ya yazmış.=) Sol: Ee yani?? B

Kuş Sesleri Ovalara Yayılır

Resim
Güzel bir güne uyanmak...Sınavsız ,stressiz, yapılacakları  erteleyip tamamen kendime ayırdığım bir gün.:)Bu pazar öyle bir gün işte. Kalkar kalkmaz pencereyi açtım.Özlediğim havalar geldi artık.Ne çok sıcak ne çok soğuk.Tam ayarında.Çok sıcaklar başlamadan keyfini doya doya çıkarmak lazım.:)Annemin ekmek kırıntıları koyduğu pencerenin kenarından kuş cıvıltılarını duydum.Her sabah geliyorlar artık iyice alıştılar.Baktım güvercin değildi bugünküler ,minik minik serçeler... Ağaçlar yeşillendi ,çiçek kokuları bir taraftan.Doğa uyanmış dedim kendi kendime...Benim de uyanmam lazım.Başladım bahar temizliğine...Bu güzel gün müziksiz olur mu?Olmaz tabiki...Bu güzel havaya uygun en güzel şarkılardan oluşan bir liste yaptım ve işe koyuldum.Güzel bir iş çıkardım.Yeni mevsime ben de hazırım artık.Uyanış gerçekleşti.=)Bu güzel güne ait bir de şiir eklemek lazım.Orhan Veli'den gelsin... BAHARIN İLK SABAHLARI Tüyden hafif olurum böyle sabahlar; Karşı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıv

Bu Yalnızca Sitem

Resim
En kötü günümüz böyle olsun dediğim günler çoktur.Bazen ,acayip eğlenirim ,mutlu bir haber almışımdır , arkadaşlarımla ya da sevdiklerimle beraber mutlu bir gün geçirmişimdir.Kısaca yüzüm gülüyordur,ağzım kulaklarımdadır:).Sıkıntıları ,düşünceleri bir an da olsa bir kenara itekleyip o an gülmüşümdür ve o söz çıkmıştır ağzımdan."En kötü günümüz böyle olsun..." Maalesef ki bu isteğim olmaz her zaman ve daha kötülerini de gördüğüm olmuştur.Yüzüm hiç gülmedi o günlerde ve hatta bazen gözyaşı döktüm yaşadıklarım karşısında.Yok olup gitmek istedim , keşke yaşamasaydım bunları dercesine. Ağlamaklı halimden bir an kurtulup etrafıma bakınca gördüm ki iyi günümde yanımda olanlar kaybolmuş ortalıktan.Çok az kişi kalmışız.Bir elin parmaklarını geçmez saysak.Eğlenirken ,kahkahalara boğulurken beraberdik ee peki nereye gittiler şimdi? Bu gidişler gidiş değil ,kaçış.Aman sakın beni görmesin,aramasın der gibi ortadan kayboluş.Canımız yanar...En çok ihtiyacımız olduğu anda...Oysa tek isteğim

İnternet Magazin-2-

Resim
GMail'den Büyük Yenilik Mail gönderirken ,yanında bir de dosya göndereceksiniz uzun bir işlem süreci vardır.Dosya ekleye tıkla.Gözat ile dosyayı bul ve yüklenmesini bekle...Msn'de dosya gönderecekseniz sürükle bırak ne kadar da rahat.=) İşte bu özellik Gmail'de artık.Mail ile dosya mı göndereceksiniz.Sürükle bırak.İşte bu kadar... Gmail gittikçe gelişiyor.Diğer yenilikleri merakla bekliyorum...=) Bilinmeyen Numaralar Eskiden bilinmeyen numaralar için tek adres vardı.118.Neden sadece 118 olarak kalmadı bilmiyorum ama değişti değişeli reklamlar da yarışa girdi.İnsanların aklında kalsın diye yeni nesil numaraları şarkılarla anlatmaya başladılar.Kaldı ki şarkıyla anlayamayız belki diye ,"80 ,11880 daha öğrenemedin mi ?Aylardır söylüyorum bunu."şeklindeki bir replikle kafamıza kafamıza sokmaya çalıştılar numaraları.Söylemekle kalmadı elindeki telefon ahizesini masaya çarptı sinirinden!=) Birgün birisi sordu bana,nedir bunca çeşitli numara.11818 ne 11880 ne?Ben d

Eskilerden Bir Şarkı

Şarkı yazmak kolay iş değildir.Sözlerin birbirleriyle olan bağlılıkları , size hissettirdği duygular ,anlamlılığı,kulağa hoş gelmesi...Eğer ki yabancı şarkı dinliyorsanız ve sözleri anlamıyorsanız bu problem değil tabiki.Şarkıda size küfretse bile anlamayacağınız için ne derse desin hiçbir problem oluşturmaz.:)Müziği kulağa hoş gelen her türlü şarkıyı dinlersiniz o zaman.Ancak sözleri anladığınızda iş değişir.Sözlerde kendinizden birşeyler bulmak istersiniz , "Alsın götürsün beni başka başka diyarlara..."demek istersiniz.Sonra dinlerken hayallere dalarsınız...ve işte budur dediğiniz an kendinizi şarkının derinliklerinde kaybedersiniz. Benim de sözlerini beğendim şarkılardan biri Şebnem Ferah'tan "İyi-Kötü"'dür.Dans pisti diye de geçer .Bir yerlerde duymuşsunuzdur ya da dinlemişsinizdir belki.İşte o sözler: Biriyle fena halde konuşmaya ihtiyacım var  Biriyle fena halde dertleşmeye  Evimde ne sıcak bir tabak yemeğim var Ne de televizyonun sesinden başka ses

Sabah Haberleri

Bugün sınava çalışmak için erken kalktım.Sessizlikte uyku daha da bastırıp göz kapaklarım yavaştan kapanmaya başlaynca televizyonu açtım ben de.Kısık seste sabah haberleri...:)Bir ara mola verip haberlere yoğunlaştım ama içim karardı resmen.Türkiye nereye gidiyor arkadaş?Yapılmadık dolambazlık,kalpazanlık,yalancılık kalmamış.En önemli olaylardan değil belki ama acayip bir şekilde içimi yakan bir haber çıktı karşıma. Emeklilerin adına imza atıp ,onları emekliler derneğine üye yapıp , zaten azıcık olan maaşlarından kesinti yapan zihniyetleri kınıyorum. Hayat şartları zaten zor.Kıt kanaat geçinen insanlarımızın maaşlarından haksız kesinti yapıp paralarına göz dikmek...Çok yazık. Neyse ki bunun arkasını araştıran insanlar var.Sonucu merakla bekliyorum. Bir de aklıma geldi.Eskiden Metin Uca vardı.Sonra noldu ona?Bir anda kayboldu ortalıklardan...Acayip severdim onun sunumlarını.O gittikten  sonra da pek zevk alamadım sabah haberlerinden. Geçen sene yurttayken kantinde Fox açık olurdu.Orada

Vize Haftası...

Resim
Vize haftasına tam gaz başlamış bulunmaktayız.İlk sınavı da atlattık bugün.Kitap defter açık bir sınavdı ,(açık olmasa ne yapardık düşünmesi bile kötü,onlarca formül... ) bunun verdiği rahatlıkla da fazla çalışmadım doğruyu söylemek gerekirse.Sadece soruların cevaplarını kolay bulabilmek için defterde ufak bir düzenleme yaptım.İlk dönem de yapmıştım ve müthiş işe yaramıştı.Bu sefer beklediğim olmadı ,defter işe yaramadı ve maalesef ki sonucu kötü oldu.Gerçi sorular da karışık ve uzundu.Hele bir kübik uzay sorusu vardı akıllara zarar...:)Finallerde sıkı çalışmam gerekebilir.=)Neyse olan oldu önümüzdeki sınavlara bakmak gerek artık. Vizeler boyunca  zihnimizin açık, kalemimiz kuvvetli,sorular bildğimiz yerlerden olsun...:)

Bill Gates ve Volkswagen Atışması

Bill Gates , Comdex bilgisayar fuarını gezdikten sonra bir seminere katılmış.Microsoft'un ne kadar hızlı geliştiğinden bahsederken Microsoft ile Volkswagen'in gelişimlerini karşılaştırarak aynen şunları söylemiş: "Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı."   Volkswagen firmasına cevap hakkı doğduğundan bir basın toplantısı düzenleyerek aşağıdaki karşılaştırmaları yapmışlar: *VW teknolojisi Microsoft gibi bir teknoloji ile üretilseydi başınıza gelecekler: 1- Her aldığınız arabada tek koltuk olur, diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda kaırdınız. 2- Arabalarımız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışırdı. 3- Ortada hiç bir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop ederdi. 4- Otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün göstergeleri kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı bastan çalıştırman

Yeni Bir Başlangıçtaki Sonsuzluk...

Sil baştan dediğimiz zamanlar vardır , kendimize yeni bir yol yeni bir yaşam belirlemeye çalışırız. Her yeni başlangıç , yeni kararların doğuşu demektir."Bu sefer aynı hataları yapmayacağım ya da şöyle davranmayacağım" gibi sınırlar koyarız , hata saydığımız davranışlarımızla mücadele içine girip , onları hayatımızdan saf dışı bırakma yoluna gideriz. Kendimizi her şeyin çok daha güzel, çok daha farklı olacağına inandırarak , kesin adımlarla yeni sandığımız yoldan yürümeye başlarız...aslında yola kaldığımız yerden devam ederek... Başlarda her şey yolundadır , davranışlarımız,sözlerimiz ,tavırlarımız kontrolümüz altındadır ama sonra bir yorgunluk çöker omuzlarımıza.Yaşadıklarımız yorar bizi, yıpratır. Sınırlarımızdan kurtulmak isterizRahat bir nefes almaya ihtiyacımız vardır. Unutuveririz yeni başlangıcımızı,kararlarımızı.Bu bunalımlı dönemden kurtulmak için de yine sarılırız "Yeni Bir Başlangıca"...İşte döndük tekrar başa.Sonsuz döngüye girmiş yeni başlangıçlar... Y

90'lar Özlemi...

Resim
90larda doğup büyümek apayrı bir olaydır.Çalışırken müzik listesine sadece 90lar şarkılarını yüklemişim.Dinleye dinleye o şarkıları 90lara özlemim arttı ve böyle bir yazı çıktı ortaya... Sanki her şey daha bir güzelmiş gibi sanki o yıllarda.Şarkılar,filmler,yaşanan olaylar,televizyon...(90ların saçları ve giysileri hariç=)) Facebook'ta 90s diye bir grup var.Bir aralar sırf bu grup için girerdim Facebook'a.90 ların şarkılarını paylaşan bir grup.Ama kurucusu bu ara biraz boşladı.Eskiden yayınladığı şarkıları tekrar tekrar yayınlamaya başladı ama yine de güzel.:)Ulaşmak isteyenler buraya tıklayabilirler. Grubun bir de internet sitesi var.90ların şarkılarını radyodan yayınlıyorlar.Her zaman yayın yapmıyorlar ama yaptığında da dinlemesi zevkli oluyor.Aaa bu şarkıyı hatırlıyorum diyorsunuz =)Dinlemek isteyen olursa onun linki de burada. 90s grubunun bilgilerinde yazanları da çok beğendim.Hem benim aklıma gelenlerden hem de 90s listesinden okuduklarımdan yaptığım bir liste: *

Yakında Vizyonda

Resim
“Oyuncak Hikayesi 2” tamamı dijital olarak hazırlanan, basılan ve gösterilen ilk filmdir.Çok beğenildi.485 milyon dolarla gişe rekorları kırdı.Bu yüzdendir ki Pixar serinin devam filmi olan Oyuncak Hikayesi 3'ü de yakında vizyona çıkaracak.1. ve 2. filmlerini izlediyseniz karakterleri az çok bilirsiniz.Woody kovboy görünümünde olan oyuncak, Buzz 'da robot.Devam filminin konusu da şöyle: "Woody ve Buzz, sahipleri Andy’nin günün birinde büyüyeceğini kabûllenmiş durumdadır. Peki o gün gelip çattığında ne yapacaklar? Serinin üçüncü bölümünde Andy, üniversiteye gitmeye hazırlanmakta, sadık oyuncakları ise belirsiz gelecekleri yüzünden telaşa kapılmışlardır." Filmin seslendirmeleri Tom Hanks,Robin Williams,Whoopi Goldberg (Matrix filmindeki kahin:)) ve Tim Allen'a aitmiş.Türkçe dublajlı izlemek de bazen güzel olsada bu  isimler seslendirmişse dublajsız da izlemek lazım.=)Şahane seslendirme yapıyorlar. Pixar ve Disney ortak yapımı bir çalışma olacakmış yine.Ortak çal

Nerede O Eski Hacker Kursları...

Resim
Lisedeyken bir arkadaşım Hacker olmak isterdi hep.Sürekli araştırırdı.İzmir'de kursu varmış ,yazın gidip öğrenirim ben hackerlığı derdi.=)Bugün internette birşey araştırırken hackerlık kursları gözüme çarptı ve bunları hatırladım.Kurs İzmir'deymiş.Haberi okudum okudum.Bir baktım 2003 tarihli.7 sene geçmiş.Kursa gitmeye de heveslenmiştim.=)Vay be dedim 7 sene önce açılan kurslardan şimdi eser yok.Muhakkak vardır bir yerlerde ama böyle gazetelere de düşmüyor.Belki de gazateye düşmesinin nedeni "Yeminli Hackerlık" olmasıdır.=) Kursiyerlerin öğrendiklerini kötü emellerine alet etmemeleri için yeminli güvenlik sözleşmeşi imzalattırmışar.İlginç.=) Kursu bitirenlere de ulusal bir belge olan “Certified Ethical Hacker” verilmiş.7 yıl önce bu eğitimi alanlar neler neler yapmışlardır kim bilir? Aslında güvenlik kursları, dünyada yaygın kurslardan. Şirketlerin, verilerini korumak amacıyla mutlaka bu kursları bitiren network uzmanlarını tercih etmesi güvenlik açısından şahane

Araba Simülasyonu

Resim
Bugünkü direksiyon dersinden geldikten sonra aklıma simülasyon geldi .İnternette herşey var kesin araba sürme ile ilgili bir simülasyon oyun vardır dedim ve yazdım Google'a.:) Bir sürü oyun çıktı karşıma.Eğer ki direksiyon hakimiyeti ile ilgili problemleriniz var sa burda işinize yarayabilecek bir şeyler var.İşte tam burada . Bir de 3D simülasyon buldum.Oyun 90.7 MB.Gerçekten yolda gidiyormuşsunuz gibi.Grafikler,görüntü falan çok iyi değil ama acemi şoförlerin işine yarayabilecek birşey.Yurtdışında seyahat yapabilme özelliği bile var.O da burda. Aşağıya da simülasyondan bir görüntü bırakarak oynamaya devam ediyorum.=)

Bir Direksiyon Macerası

Ehliyet başvurusu için uzun uğraşlar vermiştik Tuba ile.Git oraya git buraya.Şu belge eksik bu belge eksik derken bugünlere geldik. 17 Nisan'da sınav var ama biz daha çalışamadık bir türlü.Geçen senenin sorularının çıkma olasılığının yüksek olması da önemli bir etken tabiki.:) Bunun üzerine 17 Nisan'da ki sınavdan sonra olacağını bildiğimiz ancak bugün başlayan direksiyon dersinden geliyorum.Benim sıram Tuba'dan sonraydı..Benden önce sürdü kurtuldu.Beklemek ne zor şeymiş.=) Tuba ve hoca geldi.Tuba'nın yüzünde şahaneydi,muhteşemdi ifadesini ararken:)) hoca haydi bakalım dedi ve başladık turumuza.İlk önce ben kullanmadım tabi.Trafiğin daha sakin olduğu bi yerde hoca direksiyonu bana bıraktı.Aman Tanrım o ne heyecandı ama=) Oturdum sürücü koltuğuna,bir heyecan bir stres.Başladı anlatmaya.Bu vites koludur.Arabayı çalıştırırken boşta olacak.Sonra koltuk ayarı ve debriyaj var.Debriyaja bas dedi ,ben de bastım ittir ittir gelmiyo sonu.Ayağım da yetmedi.Ee nolcak şimdi derken k

Alsancak'ta Savaş Var!

Resim
Dün Alsancak hareketli bir gün geçirmiş.Uluslararası mı desem, 26 yıldır devam eden!(bence güzel sallamış biri 26 yıldır diyerek!!!) bir etkinlik mi desem bilemedim ama kısaca Yastık Savaşı desem de güzel olur.=) Nerden çıktığını bilmiyorum ama görüntüler çok ilginç.İnsanlar ne kadar dayak atmaya hevesliymiş.Stres dolmuş hepsi.Önüne kim gelirse Al sana al sana!! diye yastıkları sağdan sola çarpmaya başlamışlar.Savaş Gündoğdu Meydanı'nda gerçekleşmiş.Saat 17:00 den 20:00 ye kadar...olması planlanırken..Polisten izin almadıkları için grup dağıtılmak zorunda kalmış. Yastık Savaşına davet de aynen şu şekilde:D "En fazla iki adet yastık..Bunlar kırlentten, kanepedeki minderinize, çeyizinizdeki dantelli yastıktan ortaopedik yastığınıza kadar her türlü yastık olabilir...Sadece yumuşak yastıkla savaşılacak!Kesinlikle başka bir kişeye zarar verebilecek derecede ağır/ büyük/ DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN yastıklara izin verilmeyecek.."Demişler, demişler de fotoğrafta göründüğü gibi bir ark