Dursun Zaman

Kpss bitti,kopyalarla mı kopyasız mı bilmiyoruz.Yakında kokusu çıkar demekten başka yapacak bir şey yok. Bir önceki Kpss'den dili yanan saygıdeğer(!) yöneticilerimiz bu sınavı müthiş güvenlik önlemleriyle donattılar.Adaylar,sınava küpe,saat,bileklik,para,telefon,kalem,silgi,su,şeker vs. hiç birini getiremeceyekti .Sınavda gerekecek olan eşyaları devletimiz bizzat kendisi temin edecekti.Devletimizden Allah razı olsun diyoruz.O olmasa ne yapardık biz?!Bu sefer de bu önlemler alınmasaydı ,KPSS az kalsın gelenekselleşecekti. Bazı sivri zeka öğrenciler bu uyarıları dikkate almayıp,sınav alanında zorluk çıkarmış.Sınava, kolunda deste deste bileziklerle gelen şahsiyetler isyan çıkarmış.:D Ulen sen sınava gidiyorsun,kaç gün öncesinden söylenmiş nasıl gideceğin.Neyine senin o bilezikleri takman.Sanki düğüne gidiyosun.(Bu noktada dilime sansür koydum.) Sınav malzemelerinin fotoğrafı ile yazıma son veriyorum .(Fotoğraftakiler sol baştan: 1 adet olips naneli şeker,1 adet beyaz silgi,1 adet

Linkteki siteye girerseniz zihin okuyucu ile tanışabilirsiniz.Yapılacaklar basit.Öncelikle 2 basamaklı bir sayı tutuyoruz.Daha sonra bu sayıdan,her bir basamaktaki rakamı çıkartıyoruz.Tuttuğumuz sayı 36 ise 36-3-6 =27 şeklinde hesaplıyoruz.Sitede verilern tablodan hesabımız sonucunda bulduğumuz 27 sayısının karşılığını buluyoruz.Son adıma geldik.:D Butona tıklıyoruz.O da nesi??:D İşte link burada. Kolay gelsin.=)

"Gir içeri, kır, dizini dön önüne kız Sıdıka,hani gelir baban duyar, dayak yersin kız Sıdıka":D Bu jenerik müziğiyle başlardı Sıdıka dizisi.Güzel diziydi.Diziyi izlemeye başladığım zamanlar benim çocukluğuma denk gelmişti,daha çok abim izlerdi ben de pek bir şey anlamazdım.Yavaş yavaş çocukluktan çıktığım dönemlerde de tekrarları yayınlanınca anladım güzelliğini. Sıdıka çevresindekilere göre farklı biriydi.Bu kızcağızın görmediği baskı yoktu.Acıklı bir dizi falan değil,yanlış anlaşılmasın.Anne baskısı,baba baskısı,abisi Samim'in baskıları,mahalle baskısı bir sürü baskı üzerinde ezilmemiş aradan çıkmış yine de.Dediğim dedik,entel biri.:D Ona herkes uzaylı gözüyle baksa da o yine bildiğini yapardı.Her bölüm sonunda günlüğüne yaşadıklarını yazardı.Hayatı onun gözünden görmek güzeldi benim için. Geçen gün kanallar arasında dolaşıp,bugün de televizyonda bir şey yokmuş dediğim an adını sanını duymadığım kanalların birinde denk geldim.Hiç kaçar mı,tabiki izledim sonuna kadar

 Birinci tasarım çok çılgınca bir şey olmuş.Bunu yapan kaç saat,kaç gün,kaç hafta,kaç ay uğraşmıştır kim bilir?Çok uğraştırcı,çok incik cıncık bir şey.En ufak bir sarsıntıda yıkılır.Yanlışlıkla kolunun çarptığını ve onca emeğin yerle bir olduğunu düşünmek bile fena.Ama görüntüde güzel duruyor desem de insanların ne kadar ilginç hobileri var diye düşünmeden de geçemem.=) 2. tasarımda aman aman bir şey yok ama fikir orjinal geldi bana."Pi sayısından kolye."Matematikle meraklılarına güzel bir hediye olabilir belki.Tabi bu kolyeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz ,işin güzel tarafı bu.:D:D Şöyle 10-15 kere boynumuza dolanacak şekilde ayarlatıp, kendimizi pi sayısına boğabiliriz.:D

Sonsuza , '8' anlamını yükleyip,5'i yan yatırmak.Bu soru daha güzel çözülemezdi.:D

Oradaydım derken bahsettiğim yer İzmir Yapı Fuarı.Pazar günü Burak Alüminyum standında görevliydim.Nasıl görevliydin,nereden buldun bu işi diyenler için söylüyorum.Bu iş benim için de süpriz oldu.=)Şöyle ki: Ege Üniversitesi'nin bir burs grubu var.Ben de bu grubtan biriyim.Bu grup, öğrencilere burs vermekle kalmayıp ellerinden geldiğince her türlü yardımı sağlayan,geziler ve seminerler düzenleyen,iş imkanları sağlayan,birlikte bir şeyler yapabilmenin güzelliğini yaşatan bir grup.Grubun kurucusu Levent Kırılmaz Hoca'mız bizler için gerçekten çok emek veriyor.Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Stand görevi de gruptaki iş imkanlarından birisiydi.Pazar günü saat 11:00'den 19:30'a kadar görev alacaktım.Pazar günü erkenden uyandım ve hazırlanmaya başladım.Pek de alışık olmadığım kumaş pantolon-gömlek ikilisiyle buluştum.İnsan alışık olmayınca yadırgıyor haliyle.:D Kıyafetlerimle samimiyeti kurduktan sonra düştüm yollara.Fuara geldim.Saat daha erkendi ve stand boştu.Be

Son günlerde saatlerimiz 21:30'u gösterdiğinde, televizyonda "Haydi Çocuklar Uykuya" yazısı çıkmaya başladı.Bu yazıyı kimler dikkate alır ya da alan olur mu bilmiyorum ama gerçekten çok güzel bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Uyku, çocukların gelişimi için gerçekten çok önemli.Zihinsel,bedensel ne kadar gelişim türü varsa hepsine bir yararı var.Bütün bu yararlar düşünülerek RTÜK bu projeyi üstlenmiş.Televizyondaki yayınların çoğunun çocuklara göre olmadığı da düşünülürse bu proje daha güzel bir hal alıyor.Oh yatsınlar uyusunlar,mis gibi.:DAnne ve babasıyla aynı saatte yatan çocuk mu olur hiç.Sonra sabah kalkamıyor,geç kalıyor,kahvaltısını yapmıyor,enerjisini alamıyor,derslerini konsantre olamıyor vs. vs. vs. Eskiden Adile Naşit'in "Uykudan Önce" programı vardı.Her ne kadar ben hatırlamasam da abim anlatırdı hep.:D Bu programla yetişen nesillerin anısına gerçekleştirilen bu proje umarım  amacına ulaşır ve çocuklara bu alışkanlığı kazandırır,aileler de bilin

" Kapının koluna,koltuğun üstüne,masanın kenarına,televizyonun yanına..." liste uzuyor gidiyor.Facebook'ta bir sürü kişi bunları yazmış.Birbirleriyle alakası olmayan kişiler yazıyor bir de.Alakaları olsa aralarındaki bir şifredir diye düşünürdüm.Aşağıdaki mesaj işin aslını anlatıyor.Dün yapılan merak uyandırma işlemi her ne kadar saçma gelse de bu etkinliğe katılanlar eğlenmişlerdir diye umuyorum.(Zira merak uyandıran bir hareket oldu) Olayın aslı şuymuş:Yaklaşık bir yıl önce, Facebook'ta binlerce kadın o anda ne renk sütyen giydiklerini durumlarında  yazacak şekilde bir oyun oynadı. Amaç Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ayını tanıtmaktı. Bu muazzam bir başarı elde etti ve bizim o renklerle ne anlattığımızı merak eden günlerce haber yapan günlerce erkekler vardı. Bu yılki oyun ve el çantası/cüzdan ile ilgili; eve girdiğimiz an çantamızı nereye koyduğumuz. Örneğin "Ben kanepeye koyarım", "mutfak tezgahına", "konsola" olabilir. Sa

Bisiklet sürmeyi çok sevip de trafikten korkanlar,bisiklette de arabalarda olduğu gibi sinyal lambası olsun diyenler için geliyor bu video.Tabi izleyince şunu da diyebilirsiniz,"  Türkiye'de tutmaz bu". Büyük ihtimalle tutmaz bence de ama ben sevdim.:DLazım bana bir tane.Tabi önce bisiklet almam gerekiyor.=)

Evet Eshot'lar yetmiyor artık.268,525,663 ve niceleri...Gerçi diğer otobüslerde durum nedir bilmiyorum.Benim sorunum bu üçüyle.Son iki haftadır dakikalarca hatta bazen saatlerce otobüs bekliyorum.Bekleyiş sonucunda uzaktan kırmızı kırmızı gelen,yüzümü bir anda "Hah sonunda geliyor be." diye güldüren ama sevincimi kursağımda bırakan olaylar oluyor.O da ne?! Otobüsler durmuyor bile,gaza basıp gidiyorlar.Tabi ben de bakakalıyorum arkalarından.Bir sonrakini beklemeye ya da tabana kuvvet diyerek yürümeye başlıyorum. Niye böyle oluyor,tam olarak bilmiyorum.Otobüslerin zamanında hareket etmemesinden,öğrencilerin yoğunluk oluşturmalarından,metro çalışması sebebiyle güzergahların değişmesinden...Bir sürü sebebi var ama gerçekten can sıkıcı. Otobüs içinde o kadar çok insan birikmesi de fena.Sıkış tepiş.Bunu önlenmesi için illa ki bir kaza mı olması gerekiyor.Hadi ben gencim,şoförlerin insancıl olmayan sürüş tekniklerine ayak uydurabiliyorum,peki yaşlı insalar ne yapsın?"İnsa

Çok açık ve net açıklamışlar.:D Hani hep derler ya bilgisayar konuları soyut anlatılıyor diye,buyrun size somut bir şekilde bilgisayar tekonolojilerinin açıklaması.=)

Daha fazlası için: Kaynak