Kayıtlar

Mayıs, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Haybeden Gerçeküstü Aşk

Resim
Tiyatro gerçekten çok güzel bir şeydir.Hele konusu ve oyuncuları da iyiyse değmeyin keyfe.Canlı canlı izlemek çok daha ayrı bir şey ama internet sayesinde pek çok ünlü tiyatroyu izleyebiliyoruz.Şimdi bahsedeceğim tiyatro da benim internetten izlediğim ve acayip keyif aldığım bir tiyatrodur.Mesut'a, bu tiyatrodan haberim olmasını sağladığı için teşekkürü bir borç bilirim.Geçen sene tavsiye etmişti,mutlaka izle diye.İzlemiştim ama bloğa yazmak da bugün izlediğim bir video sayesinde aklıma geldi. "Yılmaz Erdoğan’ın kaleme aldığı “Haybeden Gerçeküstü Konusmalar” adli kitaptan uyarlanan iki kişilik oyundur.Kadın oyuncusu da Demet Akbağ.Kadın erkek ilişkisinin başlangıcından gittiği yere kadar ki sürecini konu alıyor.Sahnede dekor falan yok.2 tane koltuk var.Ruh hallerine,yaşadıklarına göre koltukların duruş biçimleri,şekilleri değişiyor." İzlemek isteyenler için de link burada. İyi seyirler...

İzmir ,Yarışma ve Bir Şarkı

İzmir'de doğup büyümedim ama acayip seviyorum burayı.Nedenini bilmiyorum.Hani bazı şeyler vardır ya sebepsiz gerçekleşir.Bu da öyle bir şey.Yaşanılası,gezilesi,görülesi bir şehirdir. Şimdi diyebilirsiniz ki İstanbul daha iyidir.Arkadaşlarımla bu muhabbet çok sık geçer.İlla da İzmir diye tuttururum.:DTamam kötü demiyorum ama bana göre değil.Gezip görmek gereklidir orayı da.Hatta şuna da katılırım.İstanbul " Gezmek açısından" daha iyi özelliklere sahiptir.Ama benim gönlümde İzmir birinci sıradadır. İstanbul'a yazılan o kadar çok şarkı var ki...Say say bitmez.Neden İzmir'e ait, bunun yarı sayısı kadar yok.Neyse konuya geleyim.İzmir'de Türkçe Olimpiyatları yapıldı.Televizyondan izledim ben de.Orada Moğol bir kız İzmir şarkısı söyledi ve acayip hoşuma gitti.Sözlerini Google da aradım buldum ve " İzmir " şarkısını buldum.:D Hani Sezen Aksu şarkıda diyor ya " Oturup Kanlıca'nın orta yerinde bi taşa ,gözümün yaşını yüzdürürüm Hisar'a doğ

Avare...

Bugün acayip güzel bir şey oldu.Mektup arkadaşımı 5 yıl sonra yeniden buldum.=)Facebook sağolsun yine işe yaradı. Lise Hazırlık sınıfında haftada 24 saat ingilizce görmemiz üzerine hocamız ,bu öğrendiğiniz ingilizce mektup arkadaşlarıyla gelişir ,güzelleşir dedi ve belgeleri getirdi.Biz de başvurduk.Tabi ki benim hangi ülkeden arkadaş isteyeceğim belliydi."Hindistan".Nedendir tam bilmiyorum ama 12-13 yaşından beri Hindistan'a acayip bir hayranlığım var.Şimdilerde bunu pek belli etmesemde bu hayranlığı en iyi ortaokul ve lise arkadaşlarım bilirler. "Avare" filmi vardır belki bilirsiniz.Eskilerden,siyah-beyaz...Başrol oyuncusu Raj Kapoor.O kadar hayranlığımı belli etmişim ki arkadaşlarım bana "Şeydaraj" derlerdi hep.=) Bugün de mektup arkadaşım Chetanlal S.Dethe'yi tekrar bulmuş olmanın sevinciyle "Avare" filminin en sevdiğim 2 bölümünü daha doğrusu 2 şarkısını paylaşıyorum. Not: Film Hindistan'da çekildiğinde toplam 6 saat olarak düz

Müzikle Bağdaştırılan Bir Yaşam Kesiti

Resim
Sokaklara çıkıp fütürsuzca dolaşmaya başlıyorum.Ney'imi de yanıma almışım, yavaş yavaş yürüyorum.Sokak sokak dolaşıp müzikle yankılansın istiyorum her yer.Sakin bir yer arıyorum, oturup ağırdan ağırdan notaları açığa vurmaya başlarım belki diye.Ve buluyorum öyle bir yer,sessiz sakin tam istediğim gibi.Bank görüyorum bir tane.Benim gibi yalnız kalmış bu sokakta.Köşesine usulca oturuyorum ve neyi kılıfından çıkartıp başlıyorum üflemeye. Neyden çıkan müzik rüzgarla taşınıp, karşı apartmanın en üst katında, yalnız başına oturmuş olan amcanın kulağına gidiyor.Düşüncelere dalmış halinden kurtulup müziği dinlemeye başlıyor.Bir an da olsa onun hüzne boğulmuş olduğu yalnızlığından kurtulmuş olmasına seviniyorum. Sonra denizdeki dalgalarda hareketlilik başlıyor.Ben de dalgaların ritmine ayak uydurup ,hareketli bir şeyler çalıyorum. Önümden genç sevgililer geçiyor.Karşı banka oturuyorlar.Ben de onlar için bir aşk şarkısı çalmaya başlıyorum aniden.Sonra bana bakıp gülümsüyorlar.Daha da

Finaller Öncesi

Resim
Dün itibariyle dönem bitti ve final tatiline girdim.Sıkı bir çalışmayla geçecek 3 hafta beni bekler.Ders çalışmaya da istekliyim maşallah bu sefer.:)Tabi vize sonuçları biraz(!) kötü gelince mecbur çalışmam lazım.İstesem de istemesem de.=) İngilizce notların Türkçe'ye çevrilmesi ile başladım işe ve bitirdim sonunda.Sıra geldi çalışmaya ama o da ne.Midem beni rahat bırakmıyor.Niye hep vize ya da final öncesinde midemde bir ağrı oluşur ki.Stres falan yapmıyorum genel olarak baktığımda ama anlayamadım gitti.Hiç sekmedi.1.sınıfın vizelerinden beri vize ve final dönemlerinde midemde müthiş bir yanma oluyor.Ne zaman ki sınavlar bitiyor benim de midem gayet rahat bir şekilde işlevlerine devam ediyor.Bana gıcıklık yapıyor kısaca.=)Gerçekten az bir acı da değil. Rennie ve Aprozol denilen kireç kıvamında 2 tane iğrenç ilaçla kendime gelip,finallerle haşır neşir oluyorum.Ki en sevmediğim şeylerden biridir ilaç içmek. Benim gibi sınav dönemlerinde mide ağrısı çekenlere ağrısız günler di

Chrome Hız Testi

Fazla söze gerek yok aslında.Google ürünlerini tanıtmak için enteresan reklamlar yapıyor.Bu da onlardan biri.Gerçekten emek verilmiş.Videoda çok güzel anlatmışlar her şeyi.Ama ne olursa olsun ben her daim Mozillacıyım.=)

Film Afişleri

Resim
Ve en beğendiğimi de sona sakladım.=)  Abim sayesinde görmüş olduğum bu film afişleri çok hoşuma gitti.Burada paylaşmak istedim.Bu filmleri Türkler çekseydi nasıl olurdu tarzında bir şeyler olmuş.Güzel de olmuş.:D

Hayatımda Gördüğüm En Berbat Program

Bugüne dek izlediğim en berbat programlardan birisi yine Show Tv'den çıktı.İzlemez olaydım dediğim bir program.İnsanların aile ve evlilik kavramını bu kadar basite indirgediği, yok artık bu da yapılır mı dediğim türden bir şeyler yapmışlar. Kanalları gezerken denk geldim ve merak bu ya neyin nesiymiş ki diye izlerken yuh dedim gerçekten.Gelelim programın konusuna. Öncelikle isminde hayır yok."Evlilik Oyunu".Çocuklarla ilgili bir dizi sandım önce."Çocuklar Duymasın" yeniden başlıyormuş ya ona rakip dizi yaptılar sandım.Ama öyle değilmiş. İnsanların sevgi ve evlilik anlayışı bu kadar mı düşmüş demekten başka bir şey bulamadım izlerken.Birbiriyle alakası olmayan 2 insan aynı evde evlilik oyunu oynuyorlarmış!!Evlilik oyun mudur ki bu hale getirmişler ve cıvıtmışlar. Her şeyi de kuralına göre yapıyorlar.Gelinlik,damatlık her şey tamam.Oyuncuktan!!! imzalar atılıyor ve evlerine yerleşiyor sevgi pıtırcıkları.Oyundan(!) hediyeler alıyorlar birbirlerine.Beraber yemekler

Evrenin Işığı

Resim
19. yüzyılın ressamlarından William Holman Hunt tarafından yapılmış bir resimmiş.Ben de internette dolaşırken öğrendim. Resmin altındaki hikayeyi okumasam güzelmiş der geçerdim.Ben hikayeyi beğendim.Siz ne düşünürsünüz bilmem.İşte hikaye böyle: Londra Kraliyet Akademisi'nde sergiye çıkmış resim.Hunt'in "Evrenin Işığı" ismini verdiği bu tabloda; gece ,elinde fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam var.((Gerçi ben feneri kapı kolu sanmıştım o ayrı konu))Adam , tek eliyle bir kapıyı vuruyor ve içeriden bir yanıt beklermişçesine duruyor. Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt'a dönüyor ve soruyor: "Güzel bir tablo doğrusu , ama anlamını bir türlü kavrayamadım." demiş."Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı?Ona kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da..." Hunt gülümsemiş. "Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki...Bu kapı,insan kalbini simgeliyor.Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda kol olması gerekmiyor..." İşte bu kadar hik

Bilmuh Aşure'den Çalıkuşu Sizlerle

"Üç şeritli bir yol düşünün.Ortadaki şeriti "Ders çalışmak" diye adlandıralım.Diğer iki şerit ise keyif amaçlı yaptığımız bizi ders çalışmaktan koparan aktiviteler olsun.Böylece tam ders çalışmaya karar verdikten sonra aniden şerit değiştirip film izlememi,voleybol oynamamı ya da boş boş çeneye dalmamı açıklama getirebilirim.Buradan 2 sonuç çıkıyor.Birincisi ben hep aynı şeritte gitmekten sıkılıyorum.İkincisi ise ben orta şeriti hiç sevmiyorum:).Yan şeritlerden birini uyumak diğerine de gece geç saatlerde uyuyamamak diye etiketlersek ben otobüslerde nasıl pencere kenarı koltukları tercih ediyorsam yolda da yan kenarlardan gitmeyi tercih ediyorum galiba:).En iyisi tüm şeritleri ders çalışmak diye adlandırayım da kaza yapmamak için yolun dışına çıkmadan ders çelışmak zorunda kalayım:)) " Bu yazıyı "Bilmuh Aşure" blogunda Çalıkuşu isimli yazardan aldım.Tabi ki kendisine sordum yayınlamak için.Final haftası da yaklaşmışken içimdekileri tam anlamıyla anlattı

Güzel Bir Gün

Bugün 19 Mayıs.Bayramımız kutlu olsun.En güzel yanı da tatil olması.=)Bu tatilden faydalanmamak olmaz.İçimde bir şeyler "Otur ders çalış." dese de her şey ders ve proje değil şu hayatta.Kendimize ve sevdiklerimize de vakit ayırmamız lazım.Ben de aynen öyle yaptım. Akşamdan planlamıştık Gülcemle her şeyi.Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli.Halbuki eskiden ayrı geçmezdi zamanımız.Yollar,işler,mekanlar ayrılınca buluşmalarımız da zora girdi tabi.Ne zaman boş vakit bulsak telefonlaşıp "Yarın buluşuyoruz." muhabbetlerine gireriz.:D Bu da o günlerden biri. Bugün süslenmeden olmaz.Azcık daha özen göstererek buluşmaya hazırlandık ve işte o an.Ne kadar da özlemişiz birbirimizi.O kadar çok konuşacak şey birikmiş ki...Saatin ne çabuk geçtiğini de anlayamadık.Gelecekten,arkadaşlardan,derslerden...En çok da hayallerimizden konuştuk.Birde meslek hayatımız var tabi.Meslektaş olunca hayaller de ortak bir noktada buluşuyor.=) Bornova'dan başladık gezmeye.Sonra Bornova kesmedi bizi.K

Öğle Uykusu

Resim
Finaller yaklaşıyor...Tam tamına 11 gün.Bugünü de saymazsak 10.Sonra 9,8...Bir bakmışsın gelmiş çatmış.Gerçi bir an önce başlasın bitsin.Sonrası , sınavsız günler.:) Ben de pazar günü aldığım yeni kararlar doğrultusunda ders çalışmaya başladım.Tabi ki bünyem birden kaldıramadı o kadar çalışmayı ve ağırdan bir uyku bastırdı.Azıcık bir kestireyim derken uyumuşum bir güzel.Müthiş bir öğle uykusu oldu benim için.Ne kadar özlemişim böyle uyumayı.O kadar dinlenmiş ve mutlu uyadım ki anlatmak mümkün değil. Sonra anneme "Ne güzel uyumuşum anne ya." deyince muhabbet açıldı eskilerden.Küçükken hep uyuturdun bizi abimle diye anlatmaya başladım ben.Bir yanına abimi bir yanına mızıklanan beni alıp masal anlatmaya başlardı.Ben de niyeyse hep "Kırmızı Başlıklı Kız'ı" anlattırırdım.Kurt kızı yiyor ya hoşuma giderdi.(Belliymiş o zamandan benim ne olacağım.Hangi çocuk sever kızın kurt tarafından yenmesini =))Sonra ben uyur giderdim.Saatler geçmiş,mis gibi kurabiye kokuları gelme

Bir Resim,Hepsi Bu

Resim
Şu resimden çıkartılabilecek o kadar çok anlam var ki.Aklıma bir sürü fikir geliyor.Özgürlük,düşüncelerimizin tutsaklığı, at gözlüğüyle bakılan içe dönmüş bir hayat,boş bakışlardaki düşünceler,öylece kilitlenmek,düşünememek...Daha niceleri.Belki siz benim gördüğümden apayrı şeyler görüyorsunuzdur.Bazen bir resim her şeyi ya da birçok şeyi anlatmaya yeter.Bu da öyle olsun.Benden bu kadar...

Kendi Kanalınızı Kurmaya Hazır Olun

Resim
Okan Bayülgen neredeyse her programında söylüyor.Bundan bir 10 yıl sonra belki de daha kısa bir süre içinde televizyon kültürümüz değişecek.Yavaştan yavaştan değişmeye de başladı zaten.İnsanlar kendi kanallarını kendi oluşturacaklar.Stüdyolar,dizayn ya da yayında çalışanlar gibi bir sürü şeyden kolaylık sağlanacak.İşler internete devredilecek.Nasıl mı?"Kendi kanalınızı oluşturun." fikri sayesinde. Bu sitede kanalınızı oluşturmak için yapılması gerekenler var.Öncelikle ana sayfada çıkan free(ücretsiz) ya da premium(parayı veren düdüğü çalar mantığıyla,para verip geniş imkanlara sahip olma) butonuna basarak kayıt olmaya başlıyoruz.Ben ücretsizi seçtim.=)Ücretsiz kullanım için 10 GB yer veriyor . Şimdi geldi sıra kanalımıza isim vermeye.İsmimizi de seçtik.Kanalımızı kayıt ettirdik ,sıra bizim kaydımızda.Klasik bir kayıt formunu da doldurduktan sonra kanalımızın adresi belirlenmiş oldu.Burda karşımıza bir sayfa çıkıyor.Bu sayfadan LiveStream Studio'ya tıklıyoruz ve işte st

Pazar Günü Alışkanlığı

Yine bir pazar günü ve ben yine iki şarkı ile karşınızdayım.Bu bir gelenek haline dönüyor sanırım blogda.:)Her pazar iki şarkı.İlk şarkı eskilerden.Nev'den "Efkarlıyım". İkinci şarkı da Farid Farjad'dan "Dört Mevsim Melankoli".Sözleri yok,müziği dinlerken kendimi başka başka alemlerde hissettim.İsminden de anlaşılacağı gibi biraz melankolik.Birkaç hareketli bölüm var müzikte ama onlarda bile bir hüzün var sanki.İçten içten çalmışlar.Vakit bulursam bütün şarkılarını dinlemeyi istiyorum.Umarım diğerleri de güzeldir.Ama mutlu bir gününüzdeyseniz keyfinizi bozmaya değmez.Sayfayı kapatın gitsin.=)İlla da dinlemek istiyorum derseniz de işte şarkı. Şarkılardan da anlaşıldığı gibi efkarlıyım biraz.Dün olmasaydın,şu an paylaşacağım şarkılar daha da karamsar olurdu kesinlikle.Beni güldürdüğün,çökmüş halimden kurtardığın için teşekkürü de borç bilirim.:)Şarkılar benden sana gelsin o zaman...:D

Acemi Sürücü

Resim
Evet evet evet=) Büyük gün geldi çattı.Yarın direksiyon sınavı var.Şimdilik heyecan yok ama bakalım nasıl olacak.Bir aksilik olmadan atlatsam bari...Gerçi yazıyı yazarken heyecan bastı yavaştan.=)Neyse karikatürlerle duygularımı ifade edip yazıyı kısa tutayım.Yoksa yarın süremeyebilirim arabayı.=) Bu karikatür de hem benim gündemime hem de Türkiye'nin gündemine uygun olsun.=) 2. karikatür Salih Memecan'a ait.Ancak ilk karikatür kime ait bilmiyorum. Sınava gireceklere kazasız,belasız ve istopsuz sınavlar...=)

Efsane Filmlerden Efsane Replikler

Resim
"Bak beyim, sana iki çift lafım var... Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, herşeyin var... Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak! Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak... Ama nasıl yakışmaz. Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor...Ama ben boşuna konuşuyorum.Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.hıh. Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey... Sen mi büyüksün!? hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç birşey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi! Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz... Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi s

Temel Bilgi Yarışmasına Katılırsa

Resim
Lisede,dershanedeki rehber hocamız bizi motive etmek için sunumlar yapardı.Çok da eğlenceli geçerdi.Zaten hocamızın da süper bir muhabbeti vardı.İsa Hocamın kulakları çınlasın.=) Sunumunun sonuna her zaman eğlenceli bir şeyler eklerdi.Geçen gün internette dolaşırken denk geldim sunumunda gösterdiği yazıya.Yazı ,"Temel Kim 500 Milyar İster Yarışmasına Katılırsa Ne Olur?" İşte Temel'e sorulan sorular=) 1-)100 yıl savaşları kaç yıl sürmüştür? A)116 Yıl     B)99 Yıl     C)100 Yıl     D)150 Yıl ***Temel bilemez ve pas geçer... 2-)Panama şapkası hangi ülkede keşfedilmiştir? A)Brezilya    B)Şili     C)Ekvador   D)Panama ***Temel seyircinin yardımını isteyerek diğer soruya geçer. 3-)Rusların Ekim bayramı hangi aydadır? A) Ekim     B)Ocak      C)Eylül      D)Kasım ***Telefon hakkını kullanır... 4)Kral IV. George 'un gerçek adı nedir? A)Albert     B)George     C)Manuell     D)Jonas ***Temel bu sefer de yarı yarıya hakkını kullanır. 5-)Kanarya Adalarının ismi hangi ha

Beni Benden Alıp Götürme

Resim
Doğduğumuzdan bugüne kadar ne kadar insan tanıdık...Kaç kişiyle muhabbet ettik,kaç kişiyle dolaştık gezdik tozduk,kaç kişiyle ağladık,kaç kişiyle bağıra çağıra isyan ettik yaşadıklarımıza... Düşünüyorum da bir zamanlar can ciğer olduğum kişiler şimdilerde hayatımın hiç bir bölümünde yoklar.Ne telefon ne de ulaşabileceğim başka bir şeyleri var.Yok olup gitmişler...Kopmuşuz.Geride kalan sadece bir kaç hatıra olmuş.Bazen ortak arkadaşlar olunca laf arasında isimleri geçince hatırlarım "Ne günlerdi be diyerek aklımda kalan anılarda ufak bir gülümseme bırakır bende".Bazen ismini bile hatırlayamadıklarım  oluyor.Belli mi olur,yolda dalgın dalgın yürürken karşıma onlardan biri çıksa ,gözüme bir yerlerden tanıdık geliyor diye hatırlasam, ne güzel olurdu.Ama yine de onları hatırlamak güzel... Tabi bir zamanlar tanıdığım insanların hepsini gülerek hatırlayamıyorum.Konuşmamamızın sebebi de birbirimize ulaşamamamız ya da iletişim kopukluğu falan değil .Ben ya da o bilerek istemişizdir

Bize Neler Neler Öğrettiler,Belki de Yanlış Bir Leyla

Yine bir pazar günü.Ben yine radyo başındayım.Müzikle haşır neşir geçirdiğim bir gün oldu artık pazarları.Bugün de eskilerden dinledim yine.İlk şarkı 90'lardan."Rengin" söylemiş.Şarkının ismi "Aldatıldık".Sözleri de çok anlamlı.Buket Tv'de izlemiştim ilk defa.Bu arada Buket Tv 90 şarkılarını yayınlayan bir müzik kanalıdır.=) "Bize neler neler öğrettiler sevdalar üstüne Aldatıldık, aldatıldık sevda böyle değil Ne masallar ninniler söylediler dünya üstüne Aldatıldık, aldatıldık dünya böyle değil Ufalana ufalana kaç kuşak eridik bu yollarda Kimimiz yerle yeksan kimimiz zor ayakta Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyiz ayrı diyarlarda Bize saadet nasip şimdi uçuk rüyalarda..." Dinlemek isteyenler için de videosu burada:) İkinci şarkı Ezgi'nin Günlüğü'ne ait."Leyla".Konserde çalmayı planladığımız bir şarkıydı ama nasip olmadı aksiliklerden dolayı.İşte sözler ve video.:) "Bir sabah çıksam kaybolsam Dönmesem kalsam anıl

Anıtkabir Özel Defteri

Resim
Ankara'ya hiç gidemedim.Okulumuzda geziler de olmuştu ama denk gelmedi bir türlü.Çok da istemişimdir Anıtkabir'i gezmeyi.Gidip canlı canlı gezip görmek gibi asla olamaz ama Anıtkabir'e gitmiş kadar bilgilendirecek bir şeyler buldum bugün. Anıtkabir Özel Defteri. Site Altın Örümcek ödülünü almış.En ulaşılabilir site ünvanına sahip.Atatürk'ün hayatı,sözleri...Anıtkabir hakkındaki tüm bilgiler...Bunlar dışında çok beğendiğim iki şey var.İlki Anıtkabir'de geziye çıkabiliyorsunuz sitede.Sanal gezi olarak adlandırdıkları bu bölüm 360 derece Anıtkabir. İkinci ve en önemli şey de sitenin isminde de belirtildiği gibi "Anıtkabir Özel Defteri".Atatürk yaşasaydı ve sizin konuşma fırsatınız olsaydı neler söyleyebileceğinizi buraya yazabilirsiniz.Ya da Atatürk hakkındaki düşüncelerinizi...Başkaları neler yazmış okuyabilirsiniz. Belki Atatürk okuyamayacak bunları ama, ülkemizin ne kadar duyarlı olduğunu hep beraber görebileceğiz.Başka başka insanların duygularını ,dü

Taşların Gücü Mü?

Resim
Kendisini yaşam koçu olarak tanıtan kadın başlıyor konuşmaya: "Bu taşı 2 yıl önce bir arkadaşıma hediye etmiştim.Sırf bu program için istedim ondan taşımı.Bakın üzerinde lekeler oluşmuş.Bunun anlamı ne.?Taşımız çalışıyor.(Bahsettiği taş da mor renkli ,doğa üstü güçleri olduğuna inanılan,hastalar şifa,dertlilere deva olan bir taş(!))"Taş nedir ki?Nasıl çalışsın?? "Deneyin.Denemekten bir şey olmaz." desede taşlardan bu kadar aşırı derecede medet ummak bana saçma geldi.Belki de programdan pek hoşlanmadığım için önyargılı davranıyor da olabilirim.Tamam görüntü olarak sözüm yok.Müzik nasıl ruhun gıdasıysa, böyle bakılası taşlar da gözlerin gıdasıdır bence.Ancak şu taş stresi alır,bu taş safra kesemizin sağ bölgesini iyileştirir ya da başka bir taş ruhumuzun derinliklerine inerek hayatta her konuda iyi olmamızı sağlar şeklindeki inanışlar bana saçma gelmiştir.O zaman kendimizi taşlarla donatıp,öyle devam edelim yaşamaya.Her şey de güllük gülistanlık olsun. İnandığım tek

Ağaç Yapısıyla Basit Bir Gösterim

Resim
Alltan aldığım ders olan algoritmanın sondan bir önceki ödeviyle (az kaldı bitiyor=)) uğraşırken Herbert Schildt'in yazmış olduğu kitapta bir ağaç uygulaması ile karşılaştım.Çok da hoşuma gitti.Gayet basit ve net anlatmış. Anahtarınızı evde unuttuğunuzu farzedin.Eviniz de aşağıdaki resimdeki gibi görünsün.Oturma odasından aramaya başlıyorsunuz.Sonra koridordan ilerleyerek çocuk odasına bakıyorsunuz ve bulamıyorsunuz.=)Oradan misafir odasına, oradan da yatak odasına.Yok yok yok.Hay aksi geç kaldınız zaten.:D Neyse tekrar oturma odasına gidiyorsunuz.Hala yok.Tek yer mutfak kaldı.Kapıdan giriyoruz ve işte orda.Bu durum resimde çok basit ve güzel bir şekilde anlatılmış. Arama algoritmalarının grafik ile simgelenebiliyor olması önemlidir.Amaç mantığını kavramak ise basit ve güzel bir örnek olmuş bence.

İstesen Olmaz Dedirtecek Bir Fotoğraf

Resim
Siteler arasında dolaşırken bir fotoğraf ile karşılaştım .(İçimden Geldiği Gibi) İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencisi İlker Özcivan tarafından yakalanmış bu görüntü.İstesen olmaz dedirtecek bir an olmuş.

Akhisar'da Hıdırellez

Resim
Çocukken baharın gelişini hıdırellezde yakılan ateşle anlardık.Bizim için sadece ateş çemberi oluşturup ,atlamaktan ibaret olan eğlenceli bir gündü.Tabi birde ertesi günü yapılan piknikler var.En azından ben 8-9 yaşlarındayken mahallemizde böyleydi. Daha sonraki senelerde arka mahallemize bir aile taşındı.Ailenin reisi Tayfun Abi piyanist olunca ,mahallemizde böyle günlerde hazırlıklar 3-4 gün öncesinden başlardı.Ses sistemi kurulur,7 katlı pasta gelir ve eğlenceler başlardı.Ben o zamanlar liseye gittiğimden ateş yakma işini mahallenin küçük çocuklarına bırakmıştık.Ateşin dumanını gören Tayfun Abi başlardı orgunun tuşlarına dokunmaya."Kethüda mahallesi oturmayın...." diye mikrofondan başlardı milleti coşturmaya. Ben bu eğlenceleri ara ara balkondan izlerdim.Malum sınavlar hayatı doya doya yaşamamızı engelliyor.Hocalar her daim sınav koydular ertesi güne.=)Sonra dayanamaz apartmanın merdivenlerini koşa koşa iner ,atlardım ateşten.Sonra polis görünürdü köşeden....Hevesimiz kur

Zaman Bir Geri Sayım:: Bu Yüzden Şenlik Zamanı

Resim
Bahar şenlikleri yaklaştı malum.=)Ben de sadece bizim üniversitenin değil İzmir'deki bütün üniversitelerin programını araştırırken Hayko Cepkin'in geleceğini öğrendim.Maalesef ki Ege'ye değil.13 Mayıs akşamı Dokuz Eylül'de Hayko Cepkin sesi yankılanacak. Bu bilgiyi öğrendiğim sitede bir de bağlantı vardı.Tıkladım ve hooop Hayko Cepkin'in resmi sitesine gittim.Siteyi beğendim ama o kadar animasyon olunca biraz geç açılıyor.Yine de film gibi izlemesi güzel oldu.Ana sayfada bir yazı vardı.Yazıyı burada paylaşmak istedim.İşte yazı: "Tüm bu olup bitenin anlamı sensin Sebebini bilmediğin başlangıcın,sebebi olmayan finalini de Göreceksin... Ne ben,ne sen... Farkına varmadan... Farkına varabiliyor isen,tadını çıkaracağın tek şey ZAMAN Paylaş,hükmetme, Savaş ama hor görme, Yenil ama pes etme, Kaybet ama boyun eğme, Kazan ama böbürlenme, Sev,sevil,öfkelen,nefret et,özür dile,vazgeç, Gururlan,geri dön,ağla ,kork, Bol bol gülümse,kahkaha at, Hepsi senin.....Zamanı kayb

"Bahar" ve "Bir Tek Sen Eksiksin"

Bugün pazar...Tatil günü.En azından benim için.Eskiden radyo dinlemeyi sevmezdim.Bu aralar nedense radyosuz yapamaz oldum.Hele pazar günleri mi böyle denk geliyor bilmiyorum çok güzel şarkılar (reklam olmadan) çalıyorlar.İki tane şarkıyı çok beğendim ve paylaşmaya değer olduğunu düşündüm.İkisi de aşk şarkısı.Bahar ayları da gelmişken tüm sevenlere gelsin şarkılar...=) İlk şarkı Candan Erçetin'den "Bahar". Eğer ki kotam yok dinleyemem derseniz de sözleri de burda.:D "Sen bana müjde misin umut musun sevgili Kim demiş geçti mevsim ufukta göründü kar Bu kaçıncı bahar sakın sorma sevgilim Benim yorgun gönlümde aşkının telaşı var Bu kaçıncı bahar sakın sorma sevgili Benim olgun gönlümde aşkının telaşı var Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var Tabiki ben böyle oldugum için bahar Çünkü sana değdiğinden beri ellerim Bütün kış dallarında tomurcuklar var Sen bana vaat misin lütuf musun sevgili Kim ne de