Dogu Karadeniz - 1. Gün (Trabzon - Akçaabat - Atatürk Köşkü - Altındere Milli Parkı - Sümela Manastırı- Ayasofya Müzesi)


Karagöl

İş yerinden Türkiye'ye ailemi ziyarete gitmek için 2 haftalık izin aldım. Fırsat bu fırsat deyip bu tatil için annemle bir 4 günlük bir Doğu Karadeniz & Batum turu ayarladık. Her yazıda gezinin bir gününü anlatmayı planlıyorum. Turu tatilsepeti.com'dan satın aldım. Daha önce Etstur'dan otel ve tur almıştık ama tarih uygunluğu sebebiyle bu sefer Tatilsepetini denedik.

6 Temmuz Perşembe günü saat 11:30 civarlarında Trabzon Havalimanı'na vardık. Tur rehberimiz bizleri kapıda karşıladı. Herkes tur otobüsüne bindikten sonra Akçaabat'a doğru yol almaya başladık.


Akçaabat'a gitme sebebimiz tabiki boğaz. Buralara kadar gelmişken Akçaabat köftesini de tatmayalım mı?

Nihat Usta diye bir restorana gittik. Bir Akhisarlı olarak her köfteyi kolay kolay beğenmem. Benim için bir ilginçliği yoktu köftenin. Bildiğin köfteydi ama yine de siz deneyin. Belki sizin damak tadınıza farklı hitap eder bu köfte. Köfte dışında piyaz, baklava ve laz böreği yedik. Laz böreği enfesti.

Akçaabat sonrasında Atatürk'ün Trabzonu ziyaretleri sırasında kullandığı, sonrasında halk tarafından satın alınıp Atatürk'e hediye edilen Atatürk Köşkü'ne vardık. Atatürk Köşkü, Mustafa Kemal'ın vasiyetinin bir bölümünü yazdığı yer olması bakımından önemlidir.

Atatürk Köşkü Bahçesi







Bir sonraki fotoğrafta Atatürk'ün bu köşkte yazmış olduğu vasiyetinden bir bölümü görebilirsiniz.



Çok şık, çok zarif bir mimariye ve dekorasyona sahip bir köşk. Köşkün önünde yer alan ağaçlar Atatürk'ün talimatıyla dikilmiş. Köşkten birkaç son fotoğraf ardından Sümela Manastırı'na doğru yola çıkacağız.






Altındere Milli Parkı sınırları içindeki Sümela Manastırı'na doğru yola çıkar çıkmaz rehberimiz bizi uyardı. "Sümela Manastırı nazlıdır. Kendini göstermek isterse gösterir." Bu turda en çok görmek istediğim yer bu manastırdı ancak Karadeniz havası inişli çıkışlı olduğundan aniden yağmur ve sis bastırırsa yapabilecek bir şey yoktu. Manastırın kendisini göstermesini umut ederek yolculuğa devam ettik. Maalesef ki hava düzelmedi. Biz de Karadağ'ın eteklerinde manzara fotoğrafları çektik, göremediğimiz Sümela Manastırı'nın magnetlerini alıp otobüse geri döndük.

Sisli Hava
Minik hayal kırıklığından sonra Trabzon'daki Ayasofya Müzesi'ne doğru yol almaya başladık. Bildiğiniz üzere İstanbul'da da Ayasofya Camii var. Eski Yunanca'da Ayasofya 'bilgelik' anlamına gelirmiş. Hristiyanlar da fethettikleri önemli bölgelere Ayasofya isminde kilise veya görkemli yapılar inşaa ederlermiş. Trabzon'daki Ayasofya Müze'si de onlardan biri. Komenos ailesi tarafından 1248-1263 yılları arasında kilise olarak yaptırılmış, sonrasında camii ve savaş döneminde hastane olarak kullanılmış. Şimdilerde de camii olarak kullanılmakta.






Sonrasında güzel, yamacı, yokuşu bol Trabzon'un güzel fotoğraflarını çektik ve ertesi güne hazır olmak için dinlenmeye çekildik.

Trabzon 1

Trabzon 2





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Falda Shrek Çıkınca

Veritabanı Vize 1. Sorusu ve Cevabı

Türkçe Twitter